Şarkikaraağaç Mutlu Son
Şarkikaraağaç Mutlu Son
Minimum üç-dört bin poundluk bir birikimi
olması durumunda, en hayati gereksinimlerine bile para harcamayayanaşmıyor, Şarkikaraağaç Mutlu Son tümüyle kiracılarından koparabildiği kadarına
bel bağlıyordu. Çatısı altına gelen bu şekilde bir çifti görünce de
ilk aklına gelen kuşkusuz bizden en fazla parayı iyi mi
sızdırabileceğiydi. Durumumuzun ve deneyimsizliğimizin
ona pek yakında güzel fırsatlar yaratacağını düşünmüştü.
Bu ümit dolu sığınakta ve bu canavarın pençeleri altında
yuvamızı kurduk. Bizi kazıklamak için bulup buluşturduğu
tüm o minik, tefek, amansız şekillerinin Şarkikaraağaç Mutlu Son detaysına girmek
ne sizin için elle tutulur bir malzeme olacak, ne de benim
hoşuma gidecek. Charles, taşınma zahmetine girmektense tümbunlara katlanmayı bezginlikle seçmişti. Masraftan kaçınma
yahut idareli harcama konusunda hiçbir fikri olmayan genç bir
beyefendiyle bu işlerden hiç mi, hiç anlamış olmayan toy bir taşralı
kız için örutubet taşıyan tek şey aşktı. Yine de burada sevgilimin
kanatları altında, yaşam deliğimin en harikulade günleri su benzer biçimde
akıp geçiyordu. Cherles’a sahiptim ve ondan sevgi dolu
yüreğimin dileyeceği, arzulayabileceği her şey avucumun
içindeydi. Beni oyunlara, operalara, maskeli balolara, şehrin
Şarkikaraağaç Mutlu Son
her türlü eğlencesine götürüyordu. Hepsi gerçektenhoşuma gidiyordu fakat en çok benim şeklinde bir köylü kızının
bu şekilde yakışıklı bir beyefendinin kollarında olması karşısında
insanoğluın gıpta dolu bakışları kendimi önemli hissetmemi
sağlıyordu. Bana her şeyi açıklayıp, öğretmesinden Şarkikaraağaç Mutlu Son dolayısonsuz bir mutluluk duyuyordum. Fakat bu izlenimler,
yüreğimin biricik isteğinin, ruh ve bedenin bir merkezde
birleştiği ve aşk dışında yaşamın hiçbir başka çeşnisine yer
bırakmayan bir tutkunun üzerimde kurduğu mutlak
egemenliği ve gücü hissedilir şekilde kanıtlıyordu.
Gezdiğim yerlerde yahut başka zamanlarda görmüş olduğum
erkeklere ulaşınca, gözlerimin onlarla benim her şeyiyle
muhteşem Adonis’im içinde yaptığı karşılaştırmada onlar
aslabir puan ala-mıyorlardı. Charles’ı beynimde bile aldatmam
söz konusu değildi. O benim dünyamdı ve onun olmadığı
hiçbir şeyin benim için anlamı yoktu. Sözün kısası, sevgim
öyle sınırsızdı ki kıskançlığın en küçük izini ya da alevlenen
kıvılcımını yok ediveriyordu çünkü o yola meyilli tek bir
düşünce bile bana büyük bir işkence veriyor, kendime saygım
ve ölümden beter korkum bunu sonuna dek reddediyordu.
Son yorumlar